Dar-ül Cihad BELGRAD
Ecdadın Belgrad aşkı henüz İstanbul feth edilmeden başlamış.İlk girişim 1440 yılında Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murat döneminde gerçekleşmiş ancak başarılı olunamamış.Babası Sultan II. Murat’ın izinden giden Fatih Sultan Mehmet (1456) ve onun oğlu II. Bayezıd’ta (1492) her ne kadar şanslarını deneseler de hedefe ulaşamamışlar ve araya doğu seferlerine ağırlık veren Yavuz Sultan Selim dönemi […]
Bu Haber 06 Mart 2016 - 23:28 'de eklendi ve 2612 kez görüntülendi.

Ecdadın Belgrad aşkı henüz İstanbul feth edilmeden başlamış.İlk girişim 1440 yılında Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murat döneminde gerçekleşmiş ancak başarılı olunamamış.Babası Sultan II. Murat’ın izinden giden Fatih Sultan Mehmet (1456) ve onun oğlu II. Bayezıd’ta (1492) her ne kadar şanslarını deneseler de hedefe ulaşamamışlar ve araya doğu seferlerine ağırlık veren Yavuz Sultan Selim dönemi girmiş.
Babası Yavuz Sultan Selim’in vefatının ardından,1520 Eylül’ünde tahta çıkan Kanuni Sultan Süleyman çok sevdiği komutanlarından birini Macaristan Kralı II. Lajos’a elçi olarak göndermiş.Ancak elçi şehit edilerek başı bir sandık içerisinde Sultan Süleyman’a gönderilmiş.Bu arada, Macar kuvvetlerinin Knin’i de ele geçirmesi üzerine Sultan Süleyman, Belgrad üzerine sefer düzenlemeye karar vermiş.
18 Mayıs 1521 tarihinde ordusuyla birlikte Belgrad üzerine sefere çıkan Kanuni Sultan Süleyman, Temmuz ayında şehri hem karadan, hem de Tuna yoluyla getirdiği donanma ile kuşatma altına almış. 8 Ağustos 1521 tarihinde dış kaleye giren Osmanlı güçleri, 29 Ağustos 1521 tarihinde iç kaledekilerin teslim olmasıyla şehir Osmanlı egemenliğine girmiş. Sadrazam Pîrî Mehmed Paşa’nın komutasındaki ordu,Osmanlı kuvvetleri ayrıca Böğürdelen, Zemun ve Salankamen şehirlerini devlet topraklarına katmış.Yaklaşık bir ay şehirde kalan Muhteşem Süleyman daha sonra İstanbul’a geri dönmüş.
Osmanlı Avrupa’sında İstanbul ile birlikte 100 bin nüfusunu aşan iki şehirden biri olan Belgrad 1688’deki Belgrad Kuşatması’na kadar Osmanlı egemenliğinde kalmış.O tarihten itibaren şehirde, gerek demoğrafik gerekse mimari açıdan büyük değişiklikler yaşanmış.Fetih sırasında şehirde yaşayan Ortodoks halk, bugün İstanbul’da “Belgrad Ormanları” olarak tanımlanan bölgeye yerleştirilmiş.
Günümüzde Türk-İslam mimarisi adına şehirde kalanlar ise aslında ecdadın feth ettiği yerlerdeki eski kültürlere ve inançlara ne kadar saygılı ve hoşgörülü olduğunun en güzel göstergesi.Çünkü,fethin öncesinde inşaa edilen binlerce yıllık bir çok eser günümüze kadar gelmeyi başarırken,Osmanlı döneminde şehirde inşa edilen;250 cami, 9 medrese, 10 mektep, 17 tekye, 3 imaret, 14 han, 11 hamam, 3 saat kulesi, 38 sebil ve 10 türbeden günümüze kadar gelmeyi başarabilen yalnızca, 1 camii, 2 türbe, 1 çeşme ve 1 konak
Günümüzde şehirdeki en önemli eser hiç şüphesiz Belgrad Kalesi. M.S. 85 yılında Romalılar Belgrad’da ilk taştan kaleyi inşa etmişler. Kalenin Romalılardan kalan kalıntıları bu günde halen mevcut.Osmanlı döneminde tamir edilen ve güçlendirilen kalenin günümüzde de kullanılan dört kapısı var.Bu kapılardan birinin adı ise İstanbul Kapısı.
Bu güne kadar gelmeyi başarabilen ve bir elin parmaklarını geçmeyen Osmanlı eserlerinden Bayraklı Camii dışındakiler de Belgrad Kalesi üzerinde.Bunlardan biri Damat Ali Paşa ya da bir diğer adı ile Şehit Ali Paşa Türbesi.
Mora Fatihi Şehit Ali Paşa Padişah III. Ahmet’in damadı.Yaklaşık dört yıl sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamı ve komutan. 5 Ağustos 1716’da Avusturya Ordusu’na karşı bugün Sırbistan’ın Novi Sad şehri yakınlarında yapılan Petrovaradin Muharebesi’nde şehit düşmüş ve Belgrad Kalesi üzerine defnedilmiş.
Kale üzerindeki bir diğer Osmanlı eseri ise Sokullu Mehmet Paşa Çeşmesi.Sırplar bizim Sokullu Paşaya “Sokoloviç Paşa” diyorlar.Sokullu Mehmet Paşa bu gün Bosna-Hersek içerisinde kalan Vişegrad’ta Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak doğmuş ve daha sonra çocuk yaşta Edirne Sarayına alınarak Türk-İslam kültürü ile yetiştirilmiş.Kaptan-ı Deryalığa kadar yükselmiş,1. Süleyman,yani Kanuni,II. Selim ve III. Murad dönemlerinde tam 14 yıl 3 ay vezir-i azamlık yapmış.Boyu iki metrenin üzerinde olan Sokullu 600 yılllık Osmanlı tarihinin en uzun sadrazamı
Belgrad Kalesi üzerinde Türk-Osmanlı mimarisi ile inşa edilmiş muhteşem Osmanlı konağının adı ise Paşa Konağı.Tüm heybeti ile asırlardır şehri seyrden konağa “Paşa Konağı” denilmesinin nedeni ise şehri yöneten bir çok Osmanlı paşasının bu konakta yaşaması
Bir zamanlar 250 camide ibadet edilen Belgrad’ta bu gün ne yazık ki yalnızca bir cami var.Şehrin Pasarofça Antlaşması ile Avusturya’ya bırakılmasından sonra Bayraklı Camii 22 yıl kilise olarak kullanılmış. Belgrad’ın Osmanlılar tarafından geri alınmasından sonra tamir edilerek yeniden ibadete açılan cami, daha sonraki Osmanlı-Avusturya savaşlarında da büyük zarar görmüş. 1867’de Belgrad’ın Osmanlıların elinden çıkmasından sonra Sırp Hükümeti tarafından resmi olarak Müslüman cemaate tahsis edilen cami 1893-94 tarihinde II. Abdülhamit tarafından tamir ettirilmiş.Bayraklı Camii, Kosova’da yaşanan savaşın ardından 18 Mart 2004’te Sırplar tarafından yakılmış fakat yeniden restore edilerek ibadete açılmış.